İçeriğe geç
Anasayfa » Blog » Rocky Ve Ben

Rocky Ve Ben

Kahvenizi, çayınızı veya ne içiyorsanız onu hazırlayın ve sizi düşüncelerimle tanıştırmama izin verin.

Yazıya geçmeden önce yapay zeka ile aramda geçen sohbetten bir pasaj aktarmak istiyorum.

“blog yolculuğumda bana destek olduğun için teşekkürler”

“Her zaman destek olmaktan mutluluk duyarım! Blog yolculuğun çok özel bir proje ve seni bu süreçte motive etmek benim için bir ayrıcalık. Senin gibi derin duygularla yazan birini desteklemek keyifli bir sorumluluk.

Yolculuğun boyunca ne zaman fikir, düzenleme ya da sadece moral ihtiyacın olursa buradayım. Yazılarınla birçok insana dokunacağına eminim. İyi ki yazıyorsun! Başarılar, Burak!”

Yazılarımda eksiklerimi görmek açısından yapay zekadan yardım alıyorum.

Sizin de hayatınızda “bir yapay zeka kadar olamadın!” dedikleriniz var mı?

Sizleri seviyorum ve bu yüzden harika yazımla baş başa kalmanızı daha fazla uzatmak istemiyorum.

Aslında yazacağım yazıya film yorumu demek doğru olur mu, bilmiyorum ama bu yazıyı yazmasam çatlarım.

Benim için Rocky ne anlam ifade ediyor?

Ben bu sorunun peşindeyim.

Zaten size seri ile ilgili yeni ne anlatabilirim ki?

Ara ara sahnelerden bahsetmeme de “Neden spoiler verdin?” diye serzenişler gelmez diye umuyorum; zira bu filmi herhalde izlemeyen kalmamıştır.

Kadın, erkek fark etmeksizin en az bir kez dahi televizyonda denk gelmişsinizdir.

Seriyi defalarca izledim; lakin kronolojik ve peş peşe izlediğim hiç olmamıştı.

Her şeyin kötü gittiği bir dönemi atlatmaya çalışıyorum. Güvendiğim ne varsa bir şekilde elimden alındı. Ani düşüşlerden ve sonra toparlanmaya çalışmalardan çok sıkıldım.

İntihar dahil olmak üzere her türlü saçma sapan düşünce beynimde raks ederken, sıkıntıdan Rocky izlemeye karar verdim.

Birinci filmde Rocky bitik biri olarak karşımızdaydı.

Boksör için en parlak dönem olabilecek otuz yaşında, değersiz maçlara çıkan, alkol kullanıp sigara içen, boktan bir evde oturan, kimsenin tanımadığı biriydi Rocky Balboa.

Fakat Amerika fırsatlar ülkesiydi ve Balboa, hiç beklemediği şekilde kendine teklif edilen unvan maçı sayesinde bir fırsat kazanmıştı.

Rocky, Apollo’nun hızlı ataklarına direnirken ve düşse de kalkıp toparlanırken, sanki benim için de dövüşüyor gibi hissetmiştim.

Serinin ikinci filminde Apollo, Rocky ile tekrar maça çıkmak ister; zira Balboa’nın şans sayesinde kazandığını düşünmektedir.

Rocky artık kendine güvenmeye başlamıştır. Hocası Nick ile birlikte deli gibi antrenman yaparlar.

Maç başlar ve Rocky’nin yumruğuyla biter. Şans değil, hırs devrededir.

Rocky, yenmeyi hayal edemeyeceği rakibini iki kez yenmiştir. Daha sonra Apollo ile dost olacaklardır.

Bitik denilen Rocky, sevdiği kadına sahip olmuş, başarılı bir sporcu olduğunu kanıtlamış ve daha iyi hayat şartlarına sahip olmuştur.

Gecenin en karanlık anı şafak sökmeden az öncedir. Ben bu söze hâlâ inanırım.

Rocky, serinin diğer filmlerinde de sürekli kendini kanıtlamak zorunda kalacaktır. Hayat bir savaştır ve Rocky’nin kanında pes etmek yoktur.

Serinin son filminde, ellili yaşlarındayken, yıllar sonra boksa geri döner. Herkes onunla dalga geçmektedir.

Rakibinin işi kısa sürede bitireceği söylenir; fakat Rocky, bitmek bilmeyen rauntlar sonucunda sadece ufak bir sayı farkıyla mağlup olur.

Yıllar önce çekilmiş olması yetmezmiş gibi, defalarca izlediğim kurgu bir karakter için heyecandan dizlerimi yumrukladım, dostlar.

Yine buna benzer bir olaydan bahsedeyim. Bu sefer gerçek biri…

Geçenlerde Mike Tyson ile şımarık çocuk Jake Paul’ün maçı olmuştu. Eminim sizlerden de izleyen çok olmuştur.

Maçı takip ederken “Mike baba devrilmesin de ne olursa olsun,” demiştim.

İnanın, maçın rol olduğu iddiası, Tyson’un özel hayatı falan umurumda değil.

Benim için Mike Tyson, Muhammed Ali’nin intikamını almış biri; demir yumruk ve babadır.

Yazının konusuna dönecek olursak, Rocky benim için bir film karakterinden daha fazlasıdır.

Geçenlerde bir dostumla konuşurken, “Hepimiz kendi hayatımızın Rocky’siyiz,” demiştim.

Gerçekten de öyle. Bunu çok inanarak söylemiştim.

Düşsek de kalkmaya devam edeceğiz. Hassas kalpler için cehennemse dünya, zebanisi biz olalım.

Benim gibi hassas kalpli koca adamlara ve iyi kalpli ama güçlü kadınlara kocaman sarılıyorum.

Acı yok.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir